• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

NADİR ESERLER MÜZAYEDESİ

Nadir Eserler Müzayedemize 17.10.2022 saat 20:30'a kadar internet sitemizden pey verebilirsiniz. 20:31 itibariyle Canlı Müzayede başlayacaktır.

Müzayedemizde uygulanan komisyon oranı %15, KDV oranı ise %18'dir. Ödeme süresi müzayede bitiminden sonra 7 iş günüdür LÜTFEN  ÖDEME SÜRESİNİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURARAK PEY VERİNİZ.

Müzayedemizde beğenilerinize sunulan eserlerin, konularında uzman danışmanlarımız tarafından ekspertizi yapılmakta ayrıca, 2863 sayılı "Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"na göre T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Müze uzmanlar (Topkapı Sarayı Müzesi, İstanbul Türbeler Müzesi, Ayasofya Müzesi, Türk İslam Eserleri Müzesi) tarafından kontrol edilerek onaylanmaktadır.

  • Kategori: Antika Kitap
Lot: 13 » Antika Kitap

Resim Koleksiyonerleri için kaynak kitap

Başlangıçtan Bugüne Çağdaş Türk Resim Sanatı Tarihi, 4 Cilt, Kaya Özsezgin - Mustafa Aslıer - Nurullah Berk - Adnan Turani - Günsel Renda -Turan Erol, Tiglat Matbacılk, 1989, 174, 228, 176, 184 s., şömizli sert kapak. Dört ciltten oluşan bu kitap dizisi çağdaş Türk resim sanatının evrimini, kaynaklardan başlayarak son eğilimlere kadar tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Kitabın bölümlerinin her biri memleketimizin uzman yazarları tarafından ve Suud Kemal Yetkin yönetiminde kaleme alınmıştır.
Günsel Renda tarafından kaleme alınan birinci cildin ilk bölümü, Türk minyatüründe batılılaşma eğilimlerini ve minyatürden batı resmine geçiş evresini ele almaktadır. 19 yüzyıl Türk ressamlarını ele alan ikinci bölüm ise, ressamlığı kadar yazarlığı ve eleştirmenliği ile de tanınan Turan Erol tarafından yazılmıştır.
İkinci cilt de iki bölümden oluşmaktadır. 20. yüzyıl başlarından 1940'lara kadar süren dönemdeki Türk resmini konu edinen birinci bölümü, tanınmış ressam ve yazar Nurullah Berk kaleme almıştır. Soyut resimleri ile tanınmış sanatçı Adnan Turani'nin bir çalışması olan ikinci bölüm ise Türk resminde soyut eğilimleri incelemektedir.
Kaya Özsezgin tarafından hazırlanan üçüncü cilt ve Kaya Özsezgin ile Mustafa Aslıer'in ortak çalışmaları olan dördüncü cilt ise 1940'lardan 1980'lere kadar Türk resminin gelişimini ele almaktadır.

Detaylar
Lot: 14 » Antika Kitap

Beyoğlu, Pera, Galata'dan Renkli Sosyal Yaşamın Tarihi

Bertrand Bareilles, Constantinople. Ses Cités Franques et Levantines (Péra - Galata - Banlieue), Bossard, Paris, 1918. 405 s., metin dışında 1 planş, 1 harita, metin içinde 32 resim, 23x14 cm., yeni cildinde. Birçok farklı dilin konuşulduğu, aynı tiyatro temsilinin farklı dillerde sahnelendiği Péra’dan, kentin para ve ticaret nabzının attığı Galata’ya, 1908’den sonra Cote d’Azur stili bir kumarhane kurulması planlanan Ayestafanos’tan o sırada Boğaziçi’nde küçük bir köy olan, ama yine de kamu parkıyla farklı bir yere sahip olan Bebek’e, çeşitli milletlerin bir arada yaşadığı büyük, karma bir köy olan Ortaköy’den kaplıcalarıyla Yalova’ya, kayık gezintileri ve flörtleriyle Göksu’ya İstanbul’un çeşitli semtleri... Bekçisinden tulumbacısına, hamalından muhtarına, alafranga gece eğlenceleri düzenleyen Péralı zengin sarraftan, alaturka kıyafetinden vazgeçmek istemeyen mütevazı Levantene, falcı Kokona Elenko’dan II. Abdülhamid’in muskacısı Ebulhüda’ya kadar, çeşit çeşit İstanbul tiplemesi... İstanbul’un eşsiz panoramasının 19. yüzyıl sonundaki hali, Yalova, Adalar, banliyöler, Boğaziçi’nden manzaralar, kentin iklimi, ışığı ve kelimelerle tarifi zor sümbülî havası... Farklı milletlerin, Rumların, Ermenilerin, Yahudilerin yaşamları, inançları, bayramları, karnavalları, umutları, korkuları... Bertrand Bareilles’in yaşanmış olayların canlılığını, anekdotların sevimli sürükleyiciliğini, kent panoramasını betimlemekteki ustalığı iç içe geçiren anlatımı bizi 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başı İstanbul’unda bir geziye çıkarıyor.

Detaylar
Lot: 15 » Antika Kitap

“İstanbul iki dünyanın sınırındadır.”

Itinéraire De Paris A Jérusalem: Précédé De Notes Sur La Grèce Et Suivi Des Voyages En Italie Et En France, François-René de Chateaubriand, Paris Didot 1852, 2 cilt; 376, 1 - 419, 1 s., sırtı ve köşeleri deri cildinde. Fransız yazar, politikacı ve diplomat olan François-René de Chateaubriand (1768 –1848), Fransız edebiyatında Romantizm'in kurucusu kabul edilir. Ancak politik düşünceleri ve eylemleri pek çok çelişkiler içerir. Doğayı betimleme ve duyguları anlatma şekli hem Fransa'da hem de Fransa dışında neslinin romantik yazarlarına örnek olmasına sebep olmuştur. Örneğin, Lord Byron René'den çok etkilenmişti. Genç Victor Hugo ise bir deftere "Chateaubriand Olmak ve Olmamak" isimli bir yazı yazmıştı. Düşmanları dahi yazarın etkisini reddedemedi. Politik sebeplerden ötürü yazardan hoşlanmayan Stendhal bile De l'amour isimli kitabında Chateaubriand'ın psikolojik analizlerini kullandı. Chateaubriand politik ve edebi kariyeri bir arada yürüten ilk Fransızdı ve kendisinden sonra gelen Lamartine, Victor Hugo, André Malraux gibi isimlere örnek oldu.
Epik bir eser olan ve Roma İmparatorluğu dönemindeki ilk Hıristiyanlara yapılan eziyetleri anlatacağı Les Martyrs isimli kitabı için araştırma yapmak üzere 1806 yılında Yunanistan, Mısır, İspanya, Filistin ve Anadolu'yu ziyaret etti.
Müzayedeye sunulan Itinéraire de Paris à Jérusalem isimli kitabında Yazar’ın bu seyahatteki notları yayınlandı. İstanbul'a ilişkin betimlemelerini şehirden çok İslam'a saldırarak dile getiren Chateaubriand, Doğu'ya bakışını bütünüyle eskiye çevirmiştir. Chateaubriand'ın Doğu'ya yaklaşımında, ne Volney'de olduğu gibi 18. yüzyılın Doğu'yu anlama çabalarına, ne de Lamartine ve Hugo'da olduğu gibi 19. yüzyılın romantik Doğu mitine yer yoktur. İstanbul'a uğrar fakat sadece 6 saat gibi bir süre kalır. O esnada gördüğü şeyleri tıpkı romanlarındaki betimlemeleri gibi en ince ayrıntı ve duyguların zenginleştirdiği cümlelerle kaydeder. Giderken İstanbul'dan hemen ayrıldığına mutlu olduğunu söyler ama İstanbul'da kaldığı saatler boyunca şehre neredeyse hayran olur.

Detaylar
Lot: 18 » Antika Kitap

Ünlü Prusyalı komutanın Çanakkale Savaşı hatıraları…

Cinq Ans de Turquie, [Otto] Liman von Sanders, Payot, Paris, 1923. 378, [6] s, metin içinde haritalar, 21 x 13.5 cm, cildinde, cilt haliyle. Bu kitap yakın tarihimizin en önemli dönemlerinden birini (1913-1918) çok ilginç yönleriyle anlatmaktadır. Kitabın kapsadığı olaylar bir büyük bozgundan, Balkan Savaşı’nın sonundan başlar, büyük bir çöküşle, 1. Dünya Savaşı yenilgisiyle son bulur. Liman von Sanders, Türkiye’ye askeri bir görevle geldiği halde çöken imparatorluğun iç ve dış politikasını ilgilendiren pek çok olaya da şahit olmuştur. Sultan Reşat’ı, Sultan Vahideddin’i, Sadrazam Sait Halim Paşa’yı, Talat Paşa’yı ve Enver Paşa’yı yakından tanıma fırsatını bulmuş, Mustafa Kemal Paşa ile cephelerde silah arkadaşlığı yapmıştır. Otto Liman von Sanders (1855-1929) 1911’de generalliğe yükseldi. 1. Dünya Savaşı yaklaşırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun askeri liderleri ateş hattında sağ kalabilmenin çarelerini arıyordu. Liman von Sanders Osmanlı ordusunda yenilik yapmak için Almanya’dan talep edilen kurulun başkanı olarak 14 Aralık 1913’te İstanbul’a geldi. Önce, Ağustos 1914’te I. Kolordu komutanı oldu. 1914’e kadar Osmanlı ordusunda bazı reform çalışmaları yaptı. Almanya ile yapılan anlaşma gereğince mareşallik rütbesine yükseltilen Sanders, Mart 1915’te de Çanakkale’de V. Ordu komutanı oldu. Bu atanma ile Çanakkale’deki tüm idari yetkiyi eline alan von Sanders, düşmanın çıkarma yapacağı noktaları tahminde yanıldı ve yaklaşık dokuz ay süren bu savaşlarda komutanlık görevini sürdürdü. 1917-1918 yıllarında bu kez Filistin Cephesi’nde IV., VII. ve VIII. ordulardan oluşan Yıldırım Orduları Grubu komutanlığına getirilen Liman Von Sanders, İngiliz generali Allenby’nin saldırılarına karşı koyamadı. Eylül 1918’de Filistin Cephesi yarılınca kuvvetlerini Halep’e kadar çekti. Bundan sonra Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’nı Mustafa Kemal yürüttü. Mondros Mütarekesi’nden sonra bir süre İstanbul’da gözaltında tutuldu. Alman askerlerinin geri gönderilmesi çalışmalarını üstlendi ve daha sonra kendisi de Almanya’ya döndü. Son yıllarını anılarını yazarak geçirdi. Orijinali Almanca olan bu kitabın birçok Türkçe baskısı yapılmıştır.

Detaylar
Lot: 20 » Antika Kitap

Bir turistin Galata'ya ayak basmasından ülkesine döneceği güne kadar karşılaştığı her şey...

Le Mal d’Orient (Mœurs Turques), Kesnin-Bey [Eugene-Jacques Chesnel], C. Marpon, & E. Flammarion, Paris, tarihsiz [c 1888]. vii, 373, [2] s, 18 x 12 cm, sırtı bez kapakları karton cildinde. Sırtı deri cildinde. Eugène Chesnel veya Türkiye'de tanındığı ismi ile Kesnin Bey bu ilginç eserinde İstanbul ve Türkiye’nin her açıdan cesur bir eleştirisini yapmaktadır. Kitabın bir arşiv belgesindeki kayda göre bastırılmaması için alınabilecek önlemlerin sefaretçe araştırılması istendiği biliniyor. Eleştiriler bir turistin Galata'ya ayak basmasından ülkesine döneceği güne kadar karşılaştığı terslikler, çok evlilik, boşanma, içki, Türk köylüsü ve memuru, geçim sıkıntısı, atamalarda düzensizlikler, İstanbul'daki etnik yapı, ordu hizmetindeki Alman paşalar, Alman etkinlikleri, Beyoğlu hayatı, buradaki tiyatrolar, basın ve kitaplar üzerine uygulanan sansüre varıncaya kadar uzanıyor. Gayet sivri ve alaycı bir dilin hüküm sürdüğü metinde, çöküş dönemindeki İmparatorluğun tüm olumsuzlukları mübalağalı ve eleştirel bir üslupla ancak gerçeklerden uzaklaşmadan ortaya koyuluyor. Hasta Adam’ın her yerde dile getirildiğini ancak hastalığın gerçek nedenlerini kimsenin ortaya koyamadığını söyleyen Chesnel, kitabını hastalığın nedenlerini belirleme gayesiyle yazdığını belirtiyor. Ülkenin kurumları ve sistemlerinde çürüme ve kargaşanın, insanlarında da sosyal ve ahlaki çöküntünün hüküm sürdüğünü gayet iç karartıcı bir üslupla vurgularken adeta otuz yıl sonra dağılacak koca bir imparatorluğun öngörüsünü yapıyor. Chesnel’e göre Péra öncelikle marjinalliğin mekânıydı. Péra’nın sakinleri arasında gözden düşmüş ailelerin çocukları, siyasi mülteciler, papazlıktan çıkartılan din görevlileri, asker kaçakları, iflas etmiş tüccarlar, maceracılar bulunuyordu. Péra neredeyse bir “ıslahevi kolonisi” işlevini görmekteydi. Blackmer 910

Detaylar
Lot: 26 » Antika Kitap

Süslü cildi ve suluboya resimleri ile dikkat çeken bir İstanbul kitabı

Alexander van MILLINGEN, Constantinople. Resimleyen, Warwick Goble, A.&C. Black, London, MCMVI [1906]. ix, 282, 8 s, 63 suluboya resim, 1 katlanır İstanbul haritası, 22.5 x 15.5 cm, desenli bez cildinde. Constantinople, Alexander van Millingen’in diğer çalışmalarına oranla popüler niteliği ve görselliği ön plana çıkaran İstanbul kitaplarının çok başarılı bir örneğidir. A. & C. Black Yayınevi’nin resimli dünya şehirleri dizisi için tasarlanan bu eser, bir yazar ile bir ressamı Dünya kültür tarihine damgasını vurmuş bir şehrin gündelik hayatı içinde buluşturmayı amaçlamaktadır. 19. yüzyılın sonunda bu tür şehir kitaplarında gravürün yerini fotoğraf alsa da, aynı kaynaktan çıkan fotoğraflar ve birbirinin tekrarı metinlerle sıkıcı olmaktan öteye geçemeyen seyahat kitaplarının düştüğü hataya düşmemiş, yayınevinin özgün projesi, Millingen’in metni ile Warwick Goble’in suluboya resimleri ile her zaman aranan ve beğenilen bir İstanbul kitabı basılmıştır. Millingen, 13 bölümden oluşan kitabın ilk 3 bölümünü şehrin Bizans dönemi tarihine ayırır. Sonraki 3 bölüm tamamiyle kara ve deniz surlarına ayrılmış ve bu savunma yapıları boyunca uzanan kapılar, askeri binalar, Bizans saraylarına ait kalıntılar incelenmiştir. Millingen kitabın 7. ve 9. bölümleri arasında Bizans kiliselerini inceler ve burada ele aldığı dini yapılar 1912’de yayınlanacak Byzantine Churches in Constantinople. their History and Architecture kitabın temelini oluşturur. 10.bölüm, Osmanlı İstanbul’uüzerine genel bir değerlendirme niteliğini taşımaktadır. Bu bölümde ağırlık noktası şehrin 19. yüzyıl sonunda kabuk değiştiren gündelik hayatıdır.Ahşap evler, sokaklar,kahvehaneler,giyim- kuşam,gelenekler ve farklı kültürlere mensup insanlar modernleşmenin yarattığı değişim sürecinde hayatının önemli bir kısmını İstanbul’da geçirmiş olan Millingen’in titiz gözlemleriyle anlatılır. 11. bölüm, şehrin nüfusunu oluşturan dinsel mozaiğe ayrılmıştır. İstanbul’da temsil edilen farklı inanç biçimleri, Ramazan ayına özgü gelenekler mezarlık ve türbe ziyaretleri, tekkeler ve dervişler, Rufai ve Mevlevi ayinleri, Hristiyan halkın, özellikle Protestan mezhebine mensup nüfusun gündelik hayatı modernleşme öncesi dönemle karşılaştırılarak yansıtılır. 12. bölüm değişim sürecindeki kadının toplumsal hayata katılış biçimlerini ele alır ve kitap bir “epilogu” ile son bulur. Millingen, Constantinople’da tarihsel topografyadan sosyal tarihe uzanan geniş bir konu yelpazesi içinde koca bir imparatorluğa başkentlik etmiş bir şehre hakettiği önemi vermiş, kendisinin de katıldığı bu zevkli kültür yolculuğu çağdaş bir şehir efsanesi yaratarak tamamlamıştır.

Detaylar
Lot: 30 » Antika Kitap

Genelde gravürleri eksik bulunabilen eserin tam ve kusursuz nüshası

[Elizabeth Craven], Voyage de Milady Craven a Constantinople par la Crimée en 1786, traduit de l’Anglois par M. Guedon de Berchère…, Et se trouve, Chez Maradan, A Londres, A Paris, 1789, 443 sayfa, 6 katlanır gravür, 1 katlanır harita, 19,5 cm, tümüyle deri cildinde
Elizabeth Craven (1750-1828) İngiliz kadın seyyahtır. kitabın orijinali A Journey through the Crimea to Constantinople (London, 1789) adıyla yayınlanmıştır. Hayatı skandallarla dolu olan Elizabeth Craven kocasından ayrıldıktan sonra İstanbul’da sonlanacak bir dizi seyahat gerçekleştirir. Sonradan evleneceği kişiye yazılan mektuplardan oluşan seyahat notları 1785-1786 arasını kapsar. 1786’da Rusya, Kırım ve İstanbul’a yaptığı yolculuğun izlenimlerini mektup biçiminde kaleme aldı. Bunlar 1789’da A Journey through Crimea to Constantinople in a series of letters from the Right Honourable Elizabeth Lady Craven to his serene Highness the Margrave of Brandenburg Anspach and Bareith written in the year 1786 adıyla 1789’da Londra’da basıldı. Dönemi için epey ilginç bir hayat hikâyesi olan Lady Craven aynı zamanda, Lady Mary Montague ile birlikte İstanbul’u kitaplaştıran ilk kadın gezginlerdendir. Sivastopol’dan gemiye binen Lady Craven 20 Nisan 1786’da İstanbul’a gelerek Fransız Elçisi Choiseul-Gouffier tarafından Fransız elçilik sarayında misafir edilir. Elçi onun için saraydan 75 camiyi ziyaret etmesine izin veren bir emir çıkartır ve Lady tahtırevanla Aya Sofya’yı ve adlarını belirtmediği başka camileri gezer. Fransız Elçiliği’nin penceresinden dürbünle Sarayburnu’nda Yalı Köşkü’ndeki merasimleri seyreder. I. Abdülhamid’in genç görünmek için sakalını siyaha boyadığını yazar. Diğer elçiler ve eşleriyle birlikte döneminin gözde kişilerinden olan Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan Paşa’yı ve haremini görmeye gider. İstanbul’da iken kentin olağan olaylarından olan bir yangına da tanık olduğunu yazan Lady Craven 12 Mayıs’ta Ege Adaları’na bir gezi yapmak üzere İstanbul’dan ayrılır, İzmir ve Atina’ya uğradıktan sonra 7 Haziran’da İstanbul’a döner ve bu defa Tarabya’daki Fransız Elçiliği’nde misafir edilir. Oradan Büyükdere ve Belgrad Orman’ına geziler yapan Layd Craven kentten 25 Haziran’da denizyoluyla ayrılıp Varna ve Bükreş üzerinden Viyana’ya döner.

Detaylar
Lot: 75 » Antika Kitap

İstanbul’un bilimsel ölçekli ilk haritası ve katlanır diğer haritaları ile çok nadir bir İstanbul, Çanakkale ve Karadeniz seyahatnamesi.

J[ean]. B[aptiste]. J.B. Lechevalier, Voyage de la Propontide et du Pont-Euxin, Dentu, Paris, an VIII [1800]. 2 cilt; xii, 168 s, metin dışında 4 bakır baskı katlanır harita; [171-] 416 s, metin dışında 2 bakır baskı katlanır harita 20,5x12,5 cm., tümüyle deri cildinde.
J. B. le Chevalier 1752-1836 arasında yaşamış ünlü Fransız arkeologudur. Kitap, yazarın İstanbul, Çanakkale ve Karadeniz izlenimlerini içermektedir. Lechevalier Truva kentini keşfetmek amacıyla Truva yöresinde gerçekleştirdiği arkeoloji araştırmalarından sonra (1785-87), İstanbul'da Choiseul-Gouffier elçiliği sırasında Fransa Sefaretinde sekreterlik görevinde bulunur. Bu süre içinde, 1787 yılında, Eflak-Boğdan'a yaptığı yolculuk sırasında Aleksandros İpsilantis ile tanışır. Eflak-Boğdan'da kaldığı süre içinde Karadeniz kıyılarını gezme fırsatını bulur. Lechevalier, Karadeniz yöresini ve İstanbul’u kapsamlı olarak tanıtan kitabını bu yolculuğun sonrasında yazmıştır. Yazar Marmara, Karadeniz sahilleri, Rumeli topraklarında yaptığı gezileri 5 bölümde toplamıştır. Marmara, Çanakkale, Bursa, Boğaziçi, İstanbul ve Karadeniz’e ait haritalar son derece detaylıdır. 1. bölüm Marmara havzasının oluşumunu, 2. bölüm Bursa, İznik ve İzmit’i, 3. ve 4. bölümler Boğaziçi ve İstanbul’u 5. bölüm ise Boğaziçi ve Rumeli’yi kapsamaktadır. Son derece nadir bir kitaptır. Blackmer 995, Atabey 697

Detaylar
Lot: 78 » Antika Kitap

Sadece aristokratların ve zengin sosyetenin katılabildiği bir İstanbul seyahati

Voyage de Paris à Constantinople par Bateau à Vapeur - Nouvel Itineraire orné d’une carte et de cinquante vues et vignettes sur acier. Avec Tableaux Indiquant les Lineux Desservis par les Paquebots a vapeur, sur la Mediterranée, l’Adriatique et la Danube, le Prix des Places et des Merchandises, les Distances et la Valeur des Monnaies, [Jean-Baptiste] Marchebeus, Chez Artus Bertrand, Paris, 1839. xvi, 291, [1] s, metin içinde vinyetler, 24 pelur kağıtları ile beraber gravür, 1 katlanır güzergâh haritası, 27 x 17 cm, sırtı deri cildinde. 19. yüzyılın ilk yarısında gemi gibi araçlarında buhar kullanımının uygulanışı gezginleri daha hareket halinde turistlere dönüştürür. Bu değişim ilk buharlı yat'ın Doğu sularına görkemli seyahatine de sebep olur. (Nisan-Ağustos 1833). Doğu'ya buharlı gemi {vapur] ile yapılan bu ilk "kruvaziyer" (yat gezisi) mimar Marchebeus tarafından organize edilir. Gezi notları Marchebeus'un kendisi ve Fransız Doktor J. Giraudeau de St. Gervais (1802-1861) tarafından kaleme alınır, nitekim metin ilk olarak Giraudeau tarafından 1835 yılında yayınlanır. 120 beygir gücündeki François-Premier adlı buharlı gemi ile Sicilya, Malta, Ege Adaları üzerinden devam ederek İstanbul’da son bulan bu geziye Avrupa’nın dört bir yanından gelen prens, baron, marki, kont gibi aristokratlar ile çeşitli mesleklerdeki sosyete üyesi zenginler katılmıştı. Kitabın yazarı J. B. Marchebeus, Fransa’da devlet hesabına çalışan bir mimardı. Seyahatnamesini bir “seyir defteri” havasında kaleme alan yazar, gezeceği ülkelerin tarihlerini ve âdetlerini bilmeden yazarak hataya düşmek istemediğini, gördüklerini beraberinde bulunduğu müstesna topluluğun değerlendirmelerinden ve kendi mimarlık bilgisinden istifade ederek yazıya dökeceğini belirtmektedir. Nitekim Osmanlı ülkesindeki dinî ve sivil yapıları, yolları ve şehircilik anlayışını mimari açıdan değerlendirmiştir. İstanbul’un yalı ve camilerinden oldukça etkilenen yazar, yemyeşil Boğaziçi ve şehrin azametiyle başka hiçbir başkentin yarışamayacağını söylemiştir. Olağanüstü bir toplulukla birlikte seyahat etmekten onur duyduğunu da belirtmiş, kitabını yolculuk arkadaşı kabul ettiği Prens Maximillen’in kardeşi Yunan Kralı 1. Othon’a ithaf etmiştir. Blackmer1075, Atabey765

Detaylar
Lot: 80 » Antika Kitap

II. Abdülhamit Türkiye’sinin çok renkli ve ayrıntılı bir tablosu.

The Sultan and His Subjects, Richard Davey, Chatto & Windus, London, 1897 xi, 371, 1 levha, 1 katlanır İstanbul planı, 22x14 cm, bez cildinde. İngiliz yazar Davey, bu eserini yazarken esas olarak İstanbul'a yaptığı gezideki gözlemlerinden hareket etmiştir. Ayrıca yüzlerce kaynak tarayan yazar, vardığı sonuçları İstanbul'daki ve İngiltere'deki dostlarıyla mektuplaşıp tartışarak bu ünlü eserini meydana getirmiştir. Kitabın esas ekseni, II. Abdülhamit'in toplumdaki ve siyasal hayattaki konumu, Osmanlı İmparatorluğu'nun birbirinden farklı kültürel ve etnik unsurları ve Osmanlı reformları üzerine kurulmuştur. Aynı zamanda tüm Müslümanların halifesi olan II. Abdülhamit'i Papa'ya benzeten yazar, Şeyhülislam'dan sıradan dervişlere kadar din örgütlenmesi içinde ya da çevresinde yer alan unsurları da batıdaki ruhban sınıfı ile karşılaştırır. Buradan hareketle Türkiye'de İslâmiyet'i tartışan yazar, Osmanlı'nın geleceği üzerine varsayımlarda bulunur. Yazarın İstanbul ile ilgili tespitleri kitabın diğer önemli tarafıdır. İstanbul'daki Hıristiyanlar, Rum, Ermeni ve Musevi toplumu, Türklerin kutsal semtleri, surlar, yangınlar, Karagöz ve diğer sahne sanatları ayrı bölümler halinde anlatılmış ve İstanbul'un 1810’lardan itibaren tablosu çizilmiştir. Bursa hakkında bir bölüm de içeren kitap, bir gravür ve bir katlanan harita ile zenginleştirilmiştir. Davey’in İstanbul seyahatlerindeki gözlemlerinden ve taradığı yüzlerce kaynaktan oluşturduğu yapıt oldukça ayrıntılıdır. Kitapta yer alan Bektaşilik ve Masonluk ilişkisi oldukça tartışmalı ve ilginçtir. Abdülhamit’i Papa’ya benzeten yazar Şeyhülislam ve diğer dinî görevlileri ile karşılaştırıp buradan İslâmiyeti tartışmaya başlar. İstanbul’daki Musevi, Türk, Ermeni, Rum toplumunu Karagöz’ü, kutsal mekânları, yangınları oldukça ayrıntılı ve canlı bir üslupla anlatır.

Detaylar
Lot: 81 » Antika Kitap

İstanbul için sosyolojik bir araştırma; Courrier de Lyon muhabirinden İstanbul seyahatnamesi

Constantinople To-Day Or The Pathfinder Survey Of Constantinople. A study in Oriental social life. Clarence Richard JOHNSON (Editör), Foreword by Caleb F. Gates. New York: The Macmillan Company, 1922, xi, [11], 418 s., 15 levha, 5 harita ve tablo, m/i 1 harita. İlk baskı. 22x15 cm. Yayıncısının, kapağı desenli orijinal bez cildinde. İstanbul'un İtilaf Kuvvetleri tarafından 8 Şubat 1919'da işgalinden sonra şehirde yabancı asker ve sivil sayısı artmıştı. Özellikle İngiliz işgal ordusunun subayları, fiilen yönetimleri altında bulunan şehri daha iyi tanımak amacıyla bir araştırma yapılmasını ve rapor hazırlanmasını, o dönemde İstanbul'da yerleşik olarak bulunan İngiliz ve Amerikalı misyonerlerden isterler. Önsözünü Robert Kolej'in Müdürü Caleb F. Gates'in kaleme aldığı, Clarence Richard Johnson, Fred F. Goodsell, William W. Peet, Elizabeth Dodge Huntington, Laurence S. Moore, C. Claflin Davis, Anna W. Brown, G. Gilbert Deaver, Mabelle C. Phillips, Charles T. Riggs ve F. J. Black'in yazılarından oluşan bu çalışma, bir anlamda İstanbul için yapılmış ilk sosyolojik araştırma özelliğine sahiptir. Şehirde bulunan azınlıklar ve oturdukları mahalleler, resmi dairelerin organizasyon şemaları, mahkemeler, polis raporlarına göre suç istatistikleri, tüm hastaneler, yetimhaneler, okullar bu araştırmanın kapsamına alınmış ve bu konularda son derece ayrıntılı bilgiler verilmiştir. İstanbul'un sosyal tarihi açısından son derece önemli olan kahvehaneler, birahaneler, lokantalar, genelevler, bilardo salonları, sinemalar, barlar, spor salonları, izci oymakları hakkında da ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Ayrıca Balkan Savaşı ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında İstanbul'un bir muhacir akınına uğradığı göz önüne alınırsa, kitabın önemli bir bölümünün sosyal yardım kurumlarına ayrılmasının arkasındaki mantık kolayca ortaya çıkmaktadır.

Detaylar
Lot: 88 » Antika Kitap

İlkçağ’da İzmir üzerine temel kitap…

Ancient Smyrna. A History of the City from the Earliest Times to 324 A.D. Cecil John Cadoux, Oxford, Basil Blackwell, 1938, xlv, 438 s, 13 levha, 3 harita, 23x15 cm, bez cildinde. C. J. Cadaux (1883-1947) İzmir’in İlkçağ tarihi üzerine yaptığı araştırmanın ilk ürünü olan teziyle Londra Üniversitesi’nden lisans derecesini; daha sonraki başka bilimsel araştırmalarıyla da, yine Londra Üniversitesi’nden İlahiyat Doktoru unvanını, Oxford Üniversitesi’nden bir diğer yüksek lisans derecesini, Edinburgh Üniversitesi’nden de Onursal İlahiyat Doktoru unvanlarını almış, dolayısıyla tarih ve ilahiyat dallarında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. 1900 sıralarında, çok uluslu ticaret kenti İzmir’e yerleşmiş binlerce yabancı arasında bulunan, ailesi bu kentte 17 yıl yaşamış C. J. Cadoux bu sırada İzmir’de doğmuştur. Londra Üniversitesi’nden alacağı ilk akademik unvan için tez yazma çalışmasına 1909’da başladığına, üstelik kendisi o zaman genç yaşında hükümetin bir memuru durumunda bulunduğuna göre ailece İzmir’den ayrılmaları 20. yüzyılın hemen başında olmuş. Anadili İngilizceden başka Fransızca, Almanca, Latince, eski ve yeni Yunancayı çok iyi bilmektedir. Cadoux’un İzmir kitabı, nicelik ve nitelik açısından bir kentin İlkçağ tarihi ile ilgili yapılmış çalışmaların içinde çok önemli bir üne de sahiptir. Eser yalnızca dönemin kuru bilgisini aktarmaktan ibaret olmayıp, aynı zamanda ilgilisi için hoş, anektodlarla bölümler de ihtiva eder. Örneğin kentin o zaman ne kadar bakir ve güzel olduğunu da okuyucuya hatırlatmadan edemez. Aristeides’in ilkçağlarda İzmir’in sembolü olan Meles Çayı tasviri bu açıdan oldukça etkileyicidir: “Meles, denizden uzak olmayan bir yerde mağaracıklar, evler ve ağaçlar arasında yerden çıkar, bir yarma kanal içinde dinginlikle, köpüklenmeden, hızlanmadan akıp denize karışır. Ve burada balıktan bol bir şey yoktur. Bu balıklardan bazıları kıyıya gelen insanların elinden yiyecek alacak kadar insanlara alışıktır. Kaval çalındığında sanki sarhoşmuş gibi dans edercesine takla atarlar.”

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 3
sonraki